TÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI BİRLİĞİ
www.tmmob.org.tr


CEZAEVLERİNDEKİ ÖLÜMLERİ ÖNLEYELİM

Basının ve Kamuoyunun Dikkatine

6 Aralık 2000

Cezaevlerinde yaşanacak ölümlerin eşiğinde olduğumuz bugünlerde, F Tipi cezaevleri ile ilgili olarak acilen yapılması gereken, bu cezaevlerinin özelliklerini tartışmak değil, demokratik ve insan haklarına dayalı girişimlerle ölümleri önlemektir.

F tipi cezaevlerine karşı başlatılan açlık grevleri ve ölüm oruçları kritik bir dönemdedir. Bu aşamada F tipi cezaevlerinin özellikleri ile ilgili ayrıntılı bir tartışmadan çok, toplumun bütün kesimlerinin ve öncelikle de Hükümetin, ölümleri önleyecek demokratik ve insan haklarına dayalı girişimlerde bulunmaları bir zorunluluk haline gelmiştir. Böyle bir girişim aynı zamanda F tipi cezaevlerinin bütün yönleriyle ve ilgili bütün kesimlerce tartışılmasına ve hukuk devleti ilkeleri ile uyumlu bir çözüme olanak sağlayacak bir zeminin oluşturulmasına da katkı sağlayacaktır.

Bu acil gündeme karşın, Sincan’da yapılan F tipi cezaevinin basın mensuplarına gezdirilmesinden sonra kamu oyunda yanlış anlamalara yol açacak haberlerin verilmiş olması, bu konuda kısa bir açıklama yapma gereğini doğurmuştur.

TMMOB 27 Kasım 2000 tarihinde, siyasal partilerin, konfederasyonların, demokratik örgütlerin temsilcileri ile birlikte Sincan F Tipi Cezaevinde bir inceleme yapmıştır.

Tasarım açısından incelendiğinde göze ilk çarpan nokta, tutuklulara ya da hükümlülere ayrılan mekanların birbirlerinden tamamen tecrit edildiğidir. İster tek kişilik olsun, ister üç kişilik olsun hiç bir hücre ya da oda ile diğer bir hücrenin ya da odanın doğrudan bağlantısı yoktur. Havalandırma alanları da birbirlerinden ayrılmıştır. Tek kişilik hücrelerde havalandırma kapısı idarenin denetimindedir. Üç kişilik odalarda ise kapı anahtarlarının İdare tarafından alıkonulması durumunda, hücre içindekilerin havalandırmaya çıkmaları da olanaksızdır.

Benzer biçimde, hücrelerden ortak kullanım alanları adı verilen atölyelere, kütüphaneye ya da spor alanlarına da doğrudan ulaşım yoktur. Ayrıca, her bir hücrenin su ve elektrik bağlantılarının kontrol mekanizmaları dışarıdadır ve İdarenin istemesi durumunda her bir hücre tek tek su, elektrik ve merkezi yayından yoksun bırakılabilir. Isınma sistemi de hücrelere dışardan müdahale edilebilecek biçimde yapılmıştır.

Özetle, İdare istemediği sürece, bir tutuklu ya da hükümlü ne havalandırmaya çıkabilir, ne ortak yaşam alanlarından birine gidebilir, ne elektrikten, ne sudan, ne merkezi yayından ne de kaloriferden yararlanabilir.

Sonuç olarak F tipi cezaevinde bir kişi günlerce, haftalarca, aylarca, yıllarca hiç bir yere çıkmadan, hücresinin dışında hiç bir şey görmeden, kendi sesinden başka hiç bir ses duymadan, kendi kendisi ile konuşmanın dışında hiç bir kimse ile konuşmadan tutulabilir.

Mevcut mimari yapı insanların ortak yaşamdan ve sosyal çevresinden tamamen tecrit edilebilmesine ve fiziksel ve ruhsal olarak baskı altında tutulmasına olanak tanıyan bir yapıdır.

Bu konudaki kimi haberlere ya da yorumlara karşın, F Tipi Cezaevlerinin fiziksel yapıları, yukarıda belirtilenlerin gerçekleştirilmesine elverişlidir.

Dünyanın hemen her yerinde kamuoyunda olumlu veya olumsuz olarak yoğun biçimde tartışılan projelerin mimarları, tasarımcıları da toplum tarafından bilinirler, tanınırlar. Bu güne kadar üzerinde hemen her gün bir şeyler söylenen F Tipi Cezaevlerinin tasarımcılarının kimler olduğu konusunda bir açıklama yoktur. Eğer bu cezaevi projesi bir yerlerden kopyalanmamışsa, projeyi yapanların ortaya çıkıp, işverenin, yani Adalet Bakanlığının, kendilerinden hangi kriterlere uygun bir proje istediğini açıklamaları gerekmektedir. Mesleğimizin davranış kuralları da böyle bir açıklamayı gerektirmektedir.

Bu inceleme gezisinden sonra sorunun, “oda mı” yoksa “hücre mi” tartışmasının çok ötesinde bir “demokrasi ve insan hakları” sorunu olduğu açıkça bir kez daha görülmüştür.

Özellikle de bu aşamada, yapılması gereken cezaevinin mimarisini tartışmak değil, demokratik ve insan haklarına dayalı girişimlerle ölümleri önlemektir.

Konu yoğun bir tartışmaya açıldığında, TMMOB Yönetimi daha Ağustos ayında Adalet Bakanlığına bir yazı ile başvurarak “toplumumuzda tartışmalara neden olan F Tipi Cezaevleri ile ilgili olarak sorunun, gerginliği yok edici, barışçıl ve kabul edilebilir biçimde sonuçlanmasına katkıda bulunabilmek için TMMOB olarak elimizden gelen katkıyı koymak istiyoruz. Uzmanlarımızın incelemesine sunmak, görüş ve önerilerimizi oluşturmak üzere, tartışma konusu olan cezaevlerine ait bir takım projenin Birliğimize gönderilmesini” talep etmiş, ancak bu talep güvenlik gerekçesi ile reddedilmiştir. Gelinen bu noktada TMMOB, sorunun insanımıza, çağımıza ve ülkemize yakışır biçimde çözümü için insani ve teknik katkıda bulunmaya hazır olduğunu ilgililere bir kez daha duyurur.


Kaya GÜVENÇ
TMMOB Başkan