TAYAD'lı Ailelerin 29 aralık 2000 tarihli açıklaması
http://www.hucre-iskencedir.com
ÖLÜM ORUÇLARI 71. GÜNÜNDE DEVAM EDİYOR..
YAKINLARIMIZA F TİPLERİNDE İŞKENCE YAPILIYOR, HER GÜN BİR CANIMIZI
KAYBEDİYORUZ YETKİLİLERİN YALANLARI, DEVAM EDİYOR
Yakınlarımızı katlederek, sağ kalanları f tipi hapishanelere koyup Nazi kamplarında
uygulanmayan işkence yöntemleri kullanılarak yakınlarımız onursuz bir yaşama
zorluyorlar. Yakınlarımızın katili olanlar, sorunları
çözmek yerine her gün yalanlarına yalanlar katıyorlar. Operasyonlarda ve Ölüm
Orucunda 29 yakınımız yaşamını yitirdi. F tipi hapishaneler götürülenler ise
günde birkaç kez onursuz yaptırımlara uymadıkları için
işkenceden geçiriliyorlar.
Ümraniye Hapishanesinden Kandıra hücrelerine götürülen yakınlarımızla
yaptığımız görüşmelerden anlatımlar.
İki oğlu da Hapishane’de olan Hüseyin Özdemir’e Oğullarının anlatımları:
Bülent Özdemir:(HAYDAR PAŞA HUMUNE HASTANESİNDE)
Askerler koğuştakilere saçma sıktılar, ben ve Rıza yere düşüp tekrar kalktık.
Askerler bu kez de kaleşnikofla ateş açtılar. Üç kurşun vücudumun çeşitli
yerlerine isabet etti. Rıza yaralındı. Koğuşa daha sonra Tolga isminde bir doktor
geldi. Doktor Ölüm Orucundaki arkadaşlar için ‘bunlar benden sağlam’ dedi. Ümit
İlter’in iki bacağını üç asker kırdı. Üç asker Ergül Acer’in kafasını,
kollarını, bacaklarını kırdı. Koğuşun önünde sabaha kadar işkence
yapıtılar. Subaylar ayaklarını çamurlara sokup bizlere öptürmeye çalıştılar.
Hepimize copla tecavüz ettiler.
Ahmet Özdemir: (KANDIRA F TİPİ HÜCRE HAPİSHANESİNDE)
Ölüm Orucuna devam ediyoruz. Saldırı sırasında yaralananlar için tabipler
odasından doktor istiyoruz. Herkes yaralı. Sabah akşam içtimada işkenceye devam
ediyorlar. En fazla üç günüm kaldı. Halkıma, yoldaşlarıma bağlı kaldım,
kalacağımda.
Onlara selamlarımı söyleyin Bunca işkenceye rağmen Ölüm Orucuna devam ediyoruz.
Hilmi Sürül oğlu Tayyar Sürül’ün anlatımlarını aktarıyor:
Tayyar sağ bacağından lav silahıyla vurulmuş, tedavi yapılmıyor. Operasyonda
sürekli bomba atılmış. Tavandan benzin dökülerek arkadaşlarını yakmışlar.
Vurulan askerin arkadaşları tarafından vurulduğunu söylüyor. Oğlum çok
zayıflamış, Kandıra’da başçavuş işkence yapmış. “Hayatımda hiç böyle bir
şey yaşamadım öldürüp öldürüp dirilttiler bizi” diyor.
Menekşe Bal eşi Muharrem Bal’ın anlatımlarını aktarıyor:
Eşim açlık grevinde, ayakta duramıyor ve zor konuşuyor, sağlık durumları hiç iyi
değil, yüzlerinde, kollarında, bacaklarında yanıklar var. Arkadaşlarından haber
alamıyorlar. İletişimim sürekli bağırarak sağlandığını söyledi. Sayım
bahanesiyle sürekli dayak yediklerini ve işkence gördüklerini, hücrelere girip
anında kalkıp hazır olda duracaksınız deniyormuş, durmadıkları için sürekli
işkence görüyorlarmış. Yeni elbise vermişler ama verdikleri elbiseleri tekrar
üstlerinden yırtmışlar. Birbirlerini göremiyorlar ama seslerden durumlarının kötü
olduğunu anlayabiliyorlarmış. İhtiyaçları karşılanmıyor. Para verin alalım
deniyor
ama içeri para alınmıyor. Eşim o halde iken bana moralinizi iyi tutun içeride 2000
kişi var herkes ölüm orucunda. Hiçbir şartta tedaviyi kabul etmiyoruz dedi.Bende
onlara aynı şeyi söyledim. Çay ve sigara verilmiyor, verdiğimiz giyeceklerin tümü
verilmiyor. Bu yaşadıklarımızın ve yakınlarımızın peşini bırakmayacağız.
DÜN F TİPLERİNİN REKLAMINI YAPANLAR ,
ASIL ŞİMDİ AÇIN HÜCRELERİN KAPILARINI BASIN’A!
TAYAD'LI AİLELER