PARTIYA RIZGARIYA KURDISTAN (PRK / rızgari) 5Aralık 2000 Basın
Açıklaması
http://www.rizgari.com/
http://www.rojname.de/
Tutsaklara hücre tipi zindan ve teslimiyet dayatan TC Devletine
karşı
Direniş Bayrağını Yükseltelim!
Devrimci Tutsaklar Ölüm Hücreleriyle Teslim Alınamaz!
Türk devleti devrimci tutsakları teslim almak için yeni bir saldırı başlatmış
bulunuyor. TC inşaası hızla devam ettirdiği ve mevcut cezaevlerinde tadilat yaparak F
Tipi’ne dönüştürdüğü kimi cezaevlerinde hücre sistemini, bir kez daha uygulamaya
koymak istemektedir.
Daha önce ABD ve Avrupa devletleri tarafından daha çok düzen muhaliflerini teslim
almak için uygulanan ve 1998 yılında NATO’nun Anti – Terör Komitesi tarafından
NATO’ya üye devletlere önerilen Hücre (F) tipi cezaevleri ile, tutsakları tecrit
ederek yalnızlaştırmak, kişiliklerini parçalamak, en temel insani haklardan
yararlanmalarını bile sisteme boyun eğmeleri şartına bağlamak amaçlanmaktadır.
Yıllardır zindanlarda uygulanan çeşitli baskı, işkence yöntemleri ve toplu katliam
denemeleriyle teslim alınamayan devrimci tutsaklar, bu kez (F) tipi hücre cezaevleriyle
hem birbirlerinden hem de toplumdan izole edilerek önce ruhsal ve zihinsel olarak
çökertilmek, ardından ABD patentli özel “beyin yıkama” ve “kişilik
değişimi” programlarıyla siyasal olarak teslim alınmak istenmektedir.
Öcalan’ın İmralı’da teslim alınması ve PKK’nin de bu teslimiyet ve tasfiye
sürecinin bir parçası ve uygulayıcısı haline gelmesiyle birlikte moral üstünlük
kazandığına inanan TC Devleti, bir yandan Kürt hareketini topyekün teslim almak için
yeni bir kuşatma ve saldırı programı devreye sokarken, öte yandan İMF ve Dünya
Bankası’nın gözetimi altında uygulamaya koyduğu ekonomik ve siyasal reçetelerle
açlık ve sefalete sürüklediği Türkiye emekçi sınıflarının artan öfkesini, jop
ve sopayla dizginlemeye çalışıyor. “Dışarıda” siyasal ve toplumsal muhalefet
baskı ve şiddetle terörize edilirken, zindanlardan yükselen “isyan”
çağrılarının emekçilerin öfke ve hoşnutsuzluklarıyla birleşmesini engellemek
için de tutsaklar tabutluklara sokularak susturulmak isteniyor. 28 Şubat Konsepti,
“dışarıda” her türlü muhalefetin ezilmesi ve düzen sınırları içine
çekilmesini öngörürken, “içeri” de de ulusal ve toplumsal mücadelenin en
kararlı ve bilinçli ögelerinin doldurulduğu zindanların teslim alınmasını
hedefliyordu.
Kitleleri sahte umutlarla oyalayarak, “barış”, “demokrasi” beklentisi içinde
eylemsizliğe ve atalete mahkum eden ve militanlarını silahları ile birlikte “devlete
teslim olmaya yönelten” Öcalan ve PKK önderliği, hiç kuşku yok ki TC devletinin
“içerde” ve “dışarıda” daha çok saldırganlaşmasında bilerek yada
bilmeyerek teşvik edici bir rol oynamışlardır.
Daha önce de vurgulamıştık; bu devlet “af” tartışması yaparken bile
hazırladığı tuzakları ve katliam planlarını nasıl uygulayacağını tasarlayacak
kadar sahtekar, astığı insanlardan ip ve kefen parası bile isteyecek ve Amed
zindanında olduğu gibi katlettiği insanlardan kırılan cop ve kaskları için dava
açacak kadar alçak ve yüzsüzdür. TC’nin bu militarist ve entrikacı karakteri asla
unutulmamalıdır.
Türkiye ve Kürdistan’ı boydan boya zindana çeviren Türk devleti, bugünde mücadele
ederken tutsak düşmüş, ama teslim olmamış onbinleri hedefe koymuştur. Amaç
“dışarıya” dayatılan teslimiyetin ve örgütsüzlüğün “içeri”de de sonuç
vermesidir. Bu anlamda bu son saldırı hazırlığı dönemsel ve geçici değil,
devrimci harekete karşı girişilmiş stratejik bir saldırıdır. Bir yılı aşkın bir
süredir toplumu “af” beklentisi içinde tutarak ölüm hücrelerine karşı direnişi
etkisizleştirmeye çalışan devlet, diğer taraftan “yardım ve yataklık suçları”
için “ceza” ertelemesi planıyla devrimci tutsaklar ve onları hiçbir zaman yalnız
bırakmayan yakınlarını çelişkili beklentiler içine sokmaya, yakınlarıyla birlikte
tutsakların bir kısmını direniş dışına çekerek hedefi daraltmaya
çalışmaktadır. Söz konusu “suç”lar ceza ertelemesi kapsamına girip, adli
tutsakların önemli bir kısmı “af” edilirse, cezaevlerinde kalan devrimci
tutsaklara yönelik saldırı imkanları da artacaktır. Böylece saldırının “bir
avuç teröriste karşı olduğu” söylemi öne çıkarılarak ölüm hücrelerini
uygulamaya dönük devlet saldırısına “meşruiyet” (!) kazandırılacaktır.
Bu saldırı “cezaevlerinde Avrupa standardı uyguluyoruz” söylemiyle
cilalanmaktadır. Geçmişte ve bugün düzen muhaliflerine karşı benzer uygulamaları
gerçekleştiren Avrupa’lı devletlerin, sözde “demokratikleşmesini” istedikleri
Türk devletinin bu yönelimi karşısında sesiz kalmaları, bu programa tam destek
verdiklerini göstermektedir.
Cezaevlerinde tutsak çoğunluğunu oluşturan ve hücre tipi uygulamasının da en
büyük hedef kitlesi ve mağduru durumunda olan PKK davası tutsaklarının, devletin F
tipi uygulamasını eylemsizlik ve sessizlik içinde karşılamaları, TC’nin zindanlara
dönük yeni senaryosunu hayata geçirmesini kolaylaştıracaktır. Büyük bir vebal
altında olan PKK dava tutsakları, İmralı’dan kendilerine dayatılan teslimiyeti
redederek Kemal Pir’lerin, Hayri Durmuş’ların, Mazlum Doğan’ların
bıraktıkları direniş geleneğpine sahip çıkmalı ve bu tarihi dönemeçte zindan
direnişlerinin militan ögeleri olmalıdırlar.
Devrimci tutsaklar F tipi uygulamasına ölüm oruçları, süresiz açlık grevleri,
sayım vermeme vb eylemlerle direnmektedirler. Partimiz PRK – Rızgari davası
tutsakları da daha önce gerçekleştirdikleri beş günlük uyarı açlık, 4. 12. 2000
tarihinden itibaren süresiz açlık grevine çevirmişlerdir.
PRK – Rızgari, devrimci tutsakların F tipi zindan dayatmasına ve teslimiyete karşı
başlattığı direnişe, başta Türkiye ve Kürdistan olmak üzere bütün dünya
devrimci – demokratik kamuoyunu, insan hakları kuruluşlarını bir kez daha destek ve
dayanışmaya çağırıyor.
Unutmayalım ki, devrimci tutsakların şahsında teslim alınmak istenen ulusal ve
toplumsal kurtuluş mücadelesinin geleceği ve devrimci onurumuzdur.
Ölüm hücrelerine karşı direnişi yükseltelim!
Zindanlarda zulme karşı örülen direniş barikatlarını, “dışarıda” ki
eylemliliklerle aşılmaz kalelere dönüştürelim.
Partiya Rızgariya Kurdistan (PRK/rızgari)
Basın Bürosu