ATILIM
http://www.hucre-iskencedir.com


F tipinde zulüm durdurulsun

Ftipi zindan çatismasi yeni bir asamaya evrilirken, Avrupa Birligi’nden ABD’ye, oradan IMF kararlarina uzanan bir dizi sorunda tartismalar gündemi sarmalamakta, içinde ham hayaller tasiyan, bu saldilarilari emperyalist ittifaklarla baglantili degerlendirmelerde nesnellikle bagdasmayan yaklasimlari görmek mümkün. 2000 yilinda AB ile baslayan yeni süreçte “demokrasi” beklentisine giren toplumsal dinamiklerin ilerici, yurtsever kesimlerden büyük bir bölügünün F tipi saldiriyi AB ile yasanan son gelismelerle açiklama, AB hayallerinin son bulmasi ve buradan hareketle “demokratiklesme”nin kesintisiye ugramasi degerlendirmeleri yayginligini koruyor.

Elbette F tipi zindan saldirisinin arkasinda emperyalist burjuvazinin de durdugunu görmeliyiz. Uluslararasi emperyalist burjuvazinin hegemonya çatismasinda sekillenen ittifaklar ve bu eksende gelistirilen stratejik yönelim ve taktiklerinde hizli gelismeler yasanmaktadir. ABD-NATO, AB-AGSK üzerinden yasananlar ve Türkiye egemen siniflarinin bu çatismada tuttugu yer, iç siyasal durum ve yönelimlerde de etkili olmaktadir.

Nitekim ABD’nin Türkiye’deki konsolosluklarini operasyondan on gün önce kapatmasi, Türkiye burjuvazisinin, IMF’nin yapabilecegi her seyi yaptigi, ve bunun son sanslari oldugu, bir kez daha girilecek krizin asilamayacagini dile getirmeleri ve ardindan bu vahsetin yasanmasi, ABD emperyalizmiyle isbirligi içinde saldiriyi örgütledikleri anlasilacaktir. F tipi zindan terörü, ayni zamanda ABD ve uluslararasi müdahaledeki iktisadi ayagi IMF terörüdür de.

Ama bir gerçek daha var. Vahsetin bu denli barbarca yasanmasi AB’nin bugünkü uluslararasi politik argümanlariyla uyumlu olmayabilir. Fakat saldirinin öngününde AB, F tipi hücre cezaevlerine onay vermis, Avrupa standartlarina uygun oldugunu açiklamistir. Kaldi ki bu, Avrupali emperyalistlerin Türkiye burjuvazisine verdikleri desteklerin ötesinde onlarin amaç ve beklentileriyle dogrudan ilintilidir.

Avrupa burjuvazisi, Türk burjuvazisinin emperyalist isbirlikçiliginde kedini tercihe zorlarken, ayni zamanda Türkiye’deki dervimci dinamiklerin tasfiyesini de öngörmekte, dayatmaktadir. AB, sisteme alternatif güçlerin tasfiye edildigi, sivriliklerin törpülendigi, liberalize olmus, tepkileri, sistemin su ya da bu yaninin düzeltilmesiyle sinirli kalacak yapilanmalara ve buradan AB’ne geçisin kitle destegini olusturacak reformist olusumlara ihtiyaç duyabilir, tahammül gösterebilir. Devrimci, komünist parti ve örgütlere degil. Dolayisiyla MGK iktidari, F tipi vahseti örgütlerken devrimci, komünist parti ve örgütlerin tasfiyesi ekseninde Avrupali emperyalist burjuvazinin de destegini almistir. Bu, AB ile uyum siyasetinin alt yapisi bakimindan da yasanmasi gereken bir evredir. MGK militarizminin AB ile uyum siyasetinin kanli yüzü cezaevi saldirisiyla da sinirli kalmayacaktir.

Fasist iktidar bu vahsetle neyi hedefliyor?

ABD emperyalizminin Yeni Dünya Düzeni politikalari ekseninde, Ortadogu’dan Balkanlara uzanan eksik kalmis tahtalari tamamlama operasyonu, Türk egemen burjuvazisi tarafindan da içeride tamamlanmak istenmektedir. Kürt ulusal devriminin yenilgisi ve uzlasma çabalarina karsin, MGK iktidari, hareketin bütün isyanci dinamiklerini bogmak, geleneksel “ez ve yok et” politikalariyla direncini kirmak ve çürütmek istiyor. 15 yillik devrimci savasimin mücadele gelenegini ve kazanimlarini sifirlamak, bir kez daha ayaga kalkmayacak tarzda devrimci, ilerici dinamiklerinden arindirmaya, yozlastirmaya çalisiyor.

Batida da devrimci dinamikleri olabildigince marjinallestirme, sinirlama politikasindan, illegal konumundan bütünüyle tasfiye etme, yasal sinirlara çektigi güçleri de ideolojik, siyasal tasfiyecilik kusatmasiyla sisteme entegre etmeyi hedefliyor. Kürt ulusal devriminin yenildigi, devrimci hareketin örgütsel yenilgi aldigi günümüzde, MGK fasizmi hedefine daha hizli yürümek amacinda. Yillardir, savas halinde, siyasal güç, askeri ve ekonomik olanaklarinin büyük bölümünü iç siyasal sorunlara yatiran fasist iktidar, Ortadogu’dan Kafkaslara uzanan bölgede rolünü oynayabilmek, “bölgesel bir güç merkezi” olarak ABD-Israil ile girdigi stratejik baglasmada daha etkili olmak ve hatta AB ile iliskilerde gücünü etkili kullanabilmek için cephe gerisi gördügü iç siyasal sorunlardan kurtulmak istiyor.

19 Aralik’ta gerçeklestirilen cezaevleri infazi, yildirma ve teslim alma saldirisi da bu amaçla yapilmistir. Yeni bir politik sürece hazirlanmanin sancilariyla, yillardir süren savas siyasetinin bugünkü çarpici örnegini cezaevleri operasyonu olusturmaktadir.

F tipi zindan çatismasinda durum nedir?

Kuskusuz bu erken bir çatismaydi. Yürütülen isabetli kampanya, toplumun kimi ilerici, aydin dinamiklerinde yükselen tepki ve buradan kitlesellesen ayaginin gelistirilerek sürdürülmesi gereken F tipi zindanlarla mücadele, ölüm orucunun isabetsiz baslatilmasi ve devamindaki taktiksel hatalarla erken bir çatismaya girildi. Ancak, simdi görev bu tartismayi yapmak degil, fasist vahset ve tecrite karsi mücadeleyi büyütmek oldugu için, bu tartismaya simdilik girmeyecegiz.

19 Aralik operasyonu ile birlikte fasist devlet iktidari F tipi zindan saldirisinin birinci etabini hemen hemen tamamladi. Cezaevlerinin çogunda F tipi hücre sistemine geçildi. Ve devlet hizla 12 Eylül askeri fasist iktidarinin uygulamalarini aratmayacak boyutta, iskence, yasak ve yaptirimlarla saldirinin ikinci ayagi tecrit ve rehabilitasyonu devreye soktu.

Türkiye’nin direnen yüzü, 12 Eylül’ün en karanlik döneminde kararliligin, destansi direnislerin bayragini dalgalandiran özgürlük ve sosyalizm davasinin tutsaklari bu kanli vahseti de kahramanca direnislerle karsiladilar. Fiili direnis, ölüm orucu ve süresiz açlik grevleriyle bedenlerini barikat yaptilar. MGK, hükümet ve medya üçgeninin olusturdugu ablukayi yarmayi basardilar. Ve en azindan simdilik devlet yeniden bazi noktalarda geri adim atmaya basladi, rehabilitasyonu rölantiye almak zorunda kaldi. Tutsaklar moral ve etki gücüyle kamuoyu destegini yeniden arkasina alma sürecine girdiler. Simdi hizla ve dogru politikalarla süreci yeniden örgütlemek göreviyle karsi karsiyayiz.

Devrimci tutsaklarin ve fasizme karsi demokratik ve devrimci güçlerin; F tipi zindanlar kapatilsin, devlet terörü yasasi ve DGM’ler kapatilsin, ölüm orucu gazileri serbest birakilsin, fasist vahsetin suçlulari ve sorumlulari yargilansin, talepleri korunarak, bu talepleri gerçeklestirme mücadelesi mevcut F tipi tecriti parçalama adimindan baslanarak yürütülmelidir.

Burada hareketle, cezaevleri sürecinin, ikinci etabinda ilk gerçeklestirecegimiz siarimiz; cezaevlerinde zulüm durdurulsun, tecrit ve rehabilitasyon uygulamalarina son verilsin olmalidir. Bu eksende;

1) 3’lü protokol iptal edilsin,
2) “Islah” politikasindan vazgeçilsin,
3) Izleme komitesi kurulsun,
4) Cezaevleri, uluslararasi heyetler ve Türkiye’deki insan haklari ve mesleki (TTB, TMMOB gibi) kuruluslarin denetimine açilsin,
5) Katliamin sorumlulari ve iskenceciler yargilansin,
6) Tutuklular hakkinda açilan davalar iptal edilsin,
7) a- Tutuklularin tedavileri yapilsin, b- Görüs süreleri uzatilip, olanaklari artirilsin, c- Giysi vb. ihtiyaçlara getirilen sinirlamalar kaldirilsin, d- Kitap, gazete yasagi kaldirilsin ve alimina hemen baslansin, e- ortak yemekhane, havalandirma ve ortak sosyal-kültürel faaliyet alanlari açilsin alt basliklarini içeren yasam kosullari iyilestirilsin talepleriyle kitle destegi örgütlenmeli, tepkiler yükseltilerek iktidarin teslim alma, yalnizlastirarak tüketme politikasi bosa çikarilmalidir.