İHD, TMMOB, HYD, Diyarbakır Barosu, Mazlum-DER, ÇGD, THY-Der,
DİSK, KESK, Halkevleri, PSAKD, Türkiye ve Ortadoğu Forumu Vakfı, HADEP, SODEV, ÖDP,
EMEP, DBP, Aydın ve Sanatçı Grişimi
05 Nisan 2001
Ölüm Oruçları 166. Gününde
HÜKÜMETE VE KAMUOYUNA
Açlık grevleri ve "ölüm oruçları", Türkiye'nin pek çok ceza ve
tutukevinde sürmektedir. Hekimler, "ölüm orucu" eylemini 166 gündür
sürdürmekte olan en az 122 tutuklu ve hükümlünün ölüm sınırına gelmiş
olduğunu bildirmektedirler.
Söz konusu eylemlerin bitirilmesi için alınması gereken önlemler, dört noktada
toplanmaktadır:
1.Tek kişilik ve "küçük grup" (3 kişilik) tecrit uygulamalarına son
verilmelidir;
2.Sağlık sorunları olan tutuklu ve hükümlüler, hekimlerin belirlediği şekilde ve
müdahalesiz tedavi edilmelidir;
3.19 Aralık "operasyonu" ve cezaevlerinde daha önce yapılan operasyonlarla
ilgili bağımsız soruşturma ve düzgün yargılamalar acilen başlatılmalıdır;
4.Ceza ve tutukevlerindeki uygulamalar, sivil toplum örgütlerinin temsil edildiği
bağımsız kurullar tarafından düzenli olarak denetlenebilmelidir.
Bu talepler, yalnızca eylemci tutuklu ve hükümlüler tarafından değil, insan hakları
örgütleri ve başta Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) olmak üzere uluslar
arası kuruluşlar tarafından da, bu eylemlerden bağımsız olarak acilen yerine
getirilmesi istenen önlemlerdir. Türkiye hükümetinin Avrupa İşkenceyi Önleme
Sözleşmesinde üstlendiği yükümlülükleri denetlemekle görevli olan CPT, 29 Ocak
2001 tarihli ön raporunda tecrit uygulamalarının acilen sona erdirilmesini ve bu
meyanda ortak alanların kullanıma açılmasını, acil bir tedbir olarak istemiş
bulunmaktadır.
Bu tedbirin yerine getirilmemesi, çok sayıda tutuklu ve hükümlünün ölümüne ve
sakat kalmasına yol açacaktır. Söz konusu önlemler, hükümetin asgari
yükümlülükleri olarak, acilen uygulamaya konmalıdır. Tecrit, bir işkence biçimidir
ve söz konusu tutuklu ve hükümlülerin çoğu, cezaevlerine girmeden önce de
işkenceye uğramış olan mağdurlardır.
Hükümet, tecrit uygulamaları konusunda, bu uygulamalara karşı olduklarını, ancak
Terörle Mücadele Yasası 16. Maddesi gereğince uyguladıklarını söylemektedir. Oysa
söz konusu madde 10 yıldır yürürlüktedir ve tecrit uygulaması yapılmasını
gerektirmemiştir. Ayrıca, değiştirilmesi konusunda 10 yıldır ısrarcı olduğumuz
söz konusu madde, daraltıcı bir yorumla ve hükümetin uluslararası yükümlülükleri
ile Avrupa Konseyi Cezaevi Standart Kuralları da göz önüne alınarak
düşünüldüğünde, tecrit uygulamalarını gerektirmemektedir.
Ceza ve tutukevlerinde tecrit uygulamalarına ve hem E hem F tipi kurumlardaki 19 Aralık
sonrasında ağırlaştırılan diğer uygulamalara son vermek ve yukarıda belirtilen
önlemleri acilen almak, hükümetin yetkisi dahilindedir ve yükümlülüğüdür. Bu
konularda yasal düzenlemelerin yapılmasını bir an önce arzu etmekle birlikte,
sürmekte olan açlık grevlerinin insan yaşamına daha fazla zarar vermesinin önlenmesi
için, yasal bir düzenleme beklenmeksizin derhal yerine getirilmesini ve aynı zamanda
tutuklu ve hükümlülerin eylemlerine son vermesini talep ediyoruz. Bu, hem F tipi
cezaevlerindeki uygulamaların hem de genel olarak ceza ve tutukevlerine ilişkin
düzenlemelerin tartışılması, insan hakları temelinde yeniden belirlenmesi
açısından bir başlangıç noktası sağlayacaktır.
Saygılarımızla,
İnsan Hakları Derneği (İHD)
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)
Diyarbakır Barosu
Helsinki Yurttaşlar Derneği (HYD)
İnsan Hakları ve Mazlumlarla Dayanışma Derneği (Mazlum-Der)
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD)
Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Dayanışma Derneği (THY-Der)
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)
Kamu Emekçi Sendikaları Konfederasyonu (KESK)
Halkevleri Genel Merkezi
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD)
Türkiye ve Ortadoğu Forumu Vakfı
Halkın Demokrasi Partisi (HADEP)
Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV)
Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP)
Emeğin Partisi (EMEP)
Demokrasi ve Barış Partisi (DBP)
Aydın ve Sanatçı Girişimi