Oktay Çelik imzalı aşağıdaki yazı "Enternasyonal
Bülten" Eylül/Ekim 2000 - 4. Sayı'dan alınmıştır.
http://www.geocities.com/entbulten/EB4.htm
"F Tipi" Cezaevlerine Karşı Mücadele, Sınıf Mücadelesinin Bir
Parçasıdır
F TİPİ CEZAEVLERİNE KARŞI MÜCADELE
Türkiye İçin Çözüm Siyasal Demokrasidir
"F Tipi "cezaevlerine karşı mücadele, sınıf mücadelesinin bir
parçasıdır. Anti-kapitalist ve anti-emperyalist mücadelenin bir parçası olarak
kavranmadan, "F Tipi" cezaevleri uygulamasına karşı verilen mücadeleler,
toplumsal mücadelenin dışında, belirli siyasal grupların devlet ile aralarında devam
eden "özel bir sorun" olarak algılanmaya devam edecek; işçi ve emekçiler
başta olmak üzere, bu sorunun sonuçlarını direk ve/veya dolaylı olarak
yaşayan/yaşayacak kitleler ise pasif ve apolitik bir seyirci konumuna itilecektir.
Diğer durumda ise sorun "sadece" bir insan hakları ihlali olarak
değerlendirilecek ve çözüm "sivil toplumcu anlayış"ların ve sol
liberallerin demokratizm arayışlarına havale edilecektir.
"Biz bu ülkede demokrasinin, bizzat demokrasi ve özgürlüklerin önünde bir engel
olarak duran, demokratik kazanımları tehdit altında tutan ve krizin tek sorumlusu olan
sermaye sınıfı tarafından kurulamayacağını biliyoruz." Biz bu ülkede
demokrasinin, sivil toplumcuların ve sol liberallerin mücadeleleriyle
kurulamayacağını da biliyoruz. "Gerçek bir demokrasinin, bu ülkede ve tüm
dünyada işçi sınıfının bağımsız önderliği altında mücadele eden emekçiler
tarafından ve ancak kapitalizmin tasfiyesi ile kurulacağını söylüyoruz. Bugün
işçi sınıfının önündeki en önemli görev siyasal demokrasi talebi ile mücadeleye
girmektir." Türkiye için çözüm siyasal demokrasidir. Bu nedenle hedefimiz ve
şiarımız siyasal demokrasi için mücadeledir. İşçi ve emekçilerin birleşik
mücadelesini hedefleyenlerin birinci görevi tüm siyasal, ekonomik, demokratik ve
kültürel sorunları sınıf mücadelesinin bir parçası olarak formüle etmek ve siyasi
demokrasi talebini birinci hedef olarak belirlemektir. İşçi ve emekçilerin birleşik
mücadelesi için, "Birleşik Kitle Seferberliği" için..!
Eylemler Devam Ediyor: Başarı İçin Birleşik Mücadele Gerekir
"F Tipi" cezaevleri projesinin uygulamaya geçmemesi için yapılan protesto ve
eylemler devam ediyor. Çok sayıda vakıf, dernek, girişim, platform, parti, sendika ve
grup kendi çabası ile konuya ilişkin açıklamalarda bulundu, protestolar
gerçekleştirdi ve kampanyalar düzenledi. Bu protesto ve eylemleri ortak bir çatı
altında toplayarak, organize etmek ise bu güne kadar olanaklı olmadı. Bazı ortak
yerel çalışmalar bir yana bırakılırsa, ulusal düzeyde "F Tipi"
cezaevlerine karşı henüz "birleşik" bir kampanya gerçekleştiril(e)medi.
Eylemlerin başarısı için işçi ve emekçi kitlelerin birleşik mücadelesi gerekir!
Sorun Sınıfsaldır, Sistemin Bileşik Karakteri
İşçisine, memuruna, köylüsüne açlık ve sefalet içinde yaşamayı layık gören ve
kendisine reva görülen bu yoksulluk ve yoksunlukla dolu hayatı "begenmeyen"
işçi ve emekçi sınıflara karşı en sert ve baskıcı uygulamalarıyla yanıt veren
"asker - polis rejimi"nin icracısı 57. Hükümet kuşkusuz, cezaevlerine
doldurduğu "düşmanları" için daha fazlasını yapacaktır. İşçisi,
memuru, köylüsü, öğrencisi, emeklisi için kaynak bulamadığını söyleyen;
eğitim, sağlık, ulaşım gibi en temel sosyal hizmetleri yerlerde sürünen devlet,
tabii ki "F Tipi" cezaevleri için trilyonları su gibi akıtacaktır. İnsan
faktörünü kapitalist pazarın basit bir parçasına indirgeyen ve neo-liberal
uygulamalarıyla emperyalist dünya pazarına robot-insanı armağan eden burjuva üretim
ve bölüşüm tarzının bekçileri tabii ki ezen ve ezilen ilişkisini reddeden,
sömürünün olmadığı, daha iyi ve güzel bir dünya isteyenlere karşı hiç bir
masraftan kaçınmayacaktır.
İşçi ve emekçiler baskı ve şiddet yoluyla teslim alınmaya çalışılıyor. Bu
şekilde eleştirel düşünce ve eylemden yoksunlaştırılarak herşeyi sorgusuz kabul
eden pasifize edilmiş bir toplumsal hayat yaratılmak isteniyor. Polisiye tedbirlerle
"demokratikleştirilmiş" bir toplumsal hayat.
Sorunun Kaynağı Kim? Basiretsiz Yöneticiler mi, Sistem mi?
"Amaca" ulaşıldıkdan sonra, uygulamanın belirli bir aşamasında, bugünkü
ya da başka bir hükümet, "F Tipi" cezaevleri projesinin kendi iç
aksaklıklarından kaynaklı olarak düzeltilmesi gereğini ileri sürerek, yeni bir
süreci/projeyi başlatacaktır. Devletin projeleri bitmez! Sistem önce işleyecek,
istediklerini alacak ve sorunsuz olarak devam etmek için daha sonra "günah"
çıkaracaktır. Geride, işçi ve emekçi kitlelerin örgütlerini, özgürlüklerini,
hak ve kazanımlarını büyük oranda yok etmiş olarak
Kuşkusuz bu bir "oyun". Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de eğemenlerin
oynadığı, "dün dündür, bugün bugündür" oyunu. Tüm uygulama ve
eylemlerin olumsuz sonuçlarını basiretsiz politikacı ve idarecilere yükleyerek,
sorunun nedenlerinin bireylerden kaynaklandığını, sistemin ise doğru ellerde doğru
şeklide işlemeye devam edeceği yalanı. Bu nedenle, nedeni sonuçun içine hapsederek
yaptığımız her analiz ve aldığımız her tutum kaçınılmaz olarak bizleri gerçek
nedenlerden uzaklaştıracaktır. Bugün nedenlerin gerçek bir analizinin yapılması
hayati öneme sahiptir. Sorun basiretsiz politikacılardan değil, bizzat sistemin
kendisinden kaynaklanmaktadır. Sorunları yaratanlar çözüm olamaz. Sistemin çarkları
işçi ve emekçilerin aleyhine dönmektedir.
Son Gelişme: Devlet Meşruiyet Arayışına Devam Ediyor
Adalet Bakanı son yaptığı açıklamada, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu
kapsamında yer alan; "Bu Kanun kapsamına giren suçlardan mahkum olanların
cezaları, tek kişilik veya üç kişilik oda sistemine göre inşa edilen özel infaz
kurumlarında infaz edilir. Bu kurumlarda açık görüş yaptırılmaz. Hükümlülerin
birbirleriyle irtibatına ve diğer hükümlülerle haberleşmesine engel olunur..."
hükümlü 16. Maddesindeki "tecrit ve açık görüş" yasaklarının "F
Tipi" cezaevleri uygulamasına geçilmeden önce kaldırılacağını açıkladı.
(Radikal, 6 Eylül 2000, s.7)
Hukuk Kimin İçin?
"Her şey hukuk için" başlığıyla bu haberi veren Tuncay Özkan; "F
tipi cezaevlerinde tecrit ve görüş yasağı kaldırılacak, ankesörlü telefon
bulunacak. Yönetimi özerkleşecek olan cezaevine girişte bakanlar bile aranacak,
personel eğitilecek..." alt başlığıyla devam ettiği yazısında yüreklere ne
yazık ki su serpemedi. "Her şey hukuk için", ama hukuk kimin için?
Türkiye cezaevleri halen, sonradan beşi iptal edilen, 1930 tarihli Hapishane ve
Tevkifhanelerin İdaresi Hakkındaki 10 maddelik kanunun geriye kalan beş maddesi ile
yönetiliyor. Geriye kalan maddeler; mahkumların yeme içme, haberleşme ve kendilerine
ne gibi disiplin cezası uygulanacağına (madde 2), bir cezaevinden diğerine nakline
Adalet Bakanlığı'nın karar vereceğine (madde 5), hapishane müdürünün ve
memurlarının hangi hallerde silah kullanabileceklerine (madde 8), kanun yayımı ile
yürürlüğe gireceğine ve kanun hükümlerini hangi bakanlıkların yürütmeye yetkili
olduklarına (madde 9-10) dair yetkileri düzenlemekten ibaret. İşte Özkan'ın
"hukuk" dediği bu!
Devletin Yeni Kampanyası: Herkese Bir Hücre!
516'sı kapalı, 37'si açık, 1'çocuk cezaevi, 3'ü çocuk ıslah evi,1'i kadın ve
çocuk cezaevi olmak üzere halen Türkiye'de 558 cezaevi bulunuyor. Bu 558 cezaevinde 70
binin üzerinde siyasi ve adli mahkum bulunuyor, ve yukarıda bahsi geçen 70 yıllık
kanunun geriye kalan 5 maddesi ile de buraları "yönetiliyor". Türk Ceza
Kanunu ekleriyle birlikte 597 madededen oluşuyor, bu maddelerin yüzde 80'i
özgürlükten yoksun bırakma (hapis, ağır hapis) cezalarını öngörüyor. Yani
Avrupa ülkelerine göre 3-4 kat daha cezacı bir kanununa sahibiz. (Bilgiler; İHD'nin,
Avrupa Konseyi İşkencenin Önlenmesi Komitesi'ne (CPT) sunduğu 16.07.2000 tarihli,
"F Tipi Cezaevi Modeli, Sorunlar ve Öneriler, F Tipi Cezaevi Projesinin Yasal
Dayanağı" adlı raporundan alınmıştır.)
Basit bir hesapla, her 100 bin kişiye bir cezaevi düşüyor. Her 900 kişiden birisi şu
an cezaevinde. Yeni cezaevleri yapılmaya devam ediyor, suç oranları artıyor, on
binlerce insanın davası devam ediyor ve fakat, "Her şey hukuk için"...
Anlaşılan herkesi ev sahibi yapamayan, depremzedeleri halen çadırlardan, barakalardan
kurtaramayan devlet, sorunu herkesi bir hücre sahibi yaparak çözmeyi planlıyor...
Çözüm; "Birleşik Kitle Seferberliği"
"F Tipi" cezaevleri projesinin uygulanmasının tüm olumsuz sonuçlarını
birinci dereceden yaşayan/yaşayacak olan işçi ve emekçi kitleler bir bütün olarak
sorunun muhatabıdır. Bu nedenle sorunun sahibi de bizzat işçi ve emekçi kitlelerdir.
Yine aynı nedenle, "F Tipi"cezaevi uygulamasına karşı işçi ve emekçi
kitlelerin oluşturması gereken olası ortak çatı, verilecek mücadelenin merkezi
olmalıdır. Etkili ve kalıcı bir çözümün tek yolu işçi ve emekçilerin
"Birleşik Kitle Seferberliğidir".
Bugüne kadar bu konuda bir ortak kampanya organize edilememiştir. Bunun nedeni, son
yirmi yıl içinde Türkiye'de ve dünyada, emperyalist karşı propagandanın etkisiyle
işçi ve emekçi kitleler başta olmak üzere dünyanın tüm ezilen ve sömürülen
kesimlerine giydirilmek istenen "deli gömleği"dir. İşçi ve emekçilerin
birleşik mücadelesi önündeki en büyük engel ve sınıf dayanışmasını kıran
etken bu "yeni dünya" masalıdır.
Ancak, işçi ve emekçi sınıfların birleşik mücadelesinin gücü ve kararlılığı
"yeni" üzerindeki cilayı kazıyabilir ve ancak onun mücadelesi, tüm ezilen
ve sömürülenlere giydirilmek istenen "deli gömleği"ni ve anlatılan
demokrasi, insan hakları, müreffeh toplum masallarınının ardındaki gerçekleri
gösterebilir. Bu nedenle "F Tipi" cezaevlerine karşı mücadele, siyasal
demokrasi mücadelesinin bir parçasıdır, ve yine bu nedenle siyasal demokrasi
mücadelesi anti-emperyalist ve anti-kapitalist bir içerik taşır ve yine bu nedenle
işçi ve emekçilerin birleşik mücadelesi çözümün tek yoludur.
İlk sözümüz, son sözümüzdür: "F Tipi" Cezaevlerine Karşı Mücadele,
Snıf Mücadelesinin Bir Parçasıdır... Türkiye İçin Çözüm Siyasal Demokrasidir...
Başarı İçin Birleşik Mücadele Gerekir...